Friday, February 17, 2012

Kara Kalemden hayat dersleri?

Bu siralar konu yazasim yok... Bir konuya baslayayim diyorum, kafami toparlayamiyorum. Sigarami yakip kahvemi hazirliyorum, gene de makale sevkine erisemiyorum. Sonra düsünüyorum ki; heyecanlarimi yitirip bitiren kisileri doldurmusum etrafima. Kim bu insanlar? Hayatimdaki görevleri ne? Cok kisa soluklu düsünüyorum, düsünmeye bile üseniyorum aslinda. Cevaplarini bildigim, akillarini okudugum insanlari tekrar analiz etmekten sIkILIr oldum sanki. Daha yeni seyler ariyorum hayatta, ama yenilikten önce yeni insanlar aramaliyim diyorum. Sigaramin nefesime, nefesimin de havaya her isleyisinde kaybettigim zamanin gercekten kaybetmeye deger olup olmadigi düsündügüm dakikada, bu düsüncenin bile zaman kaybi olup olmadigini düsünürken, kisir döngüye takilip tekrar bastan düsünmeye basliyorum. Kahvemi yudumlarken alacagim keyif yerine, agir hareket edip, düsünceli gözlerle bardagin üzerinden etrafa anlamsiz bakislar sergilememin, yasadigim yasi ortaya cikarmasindan korkar oldugumu farkediyorum. Her cümlemde cizgili parmaklarimin, her düsüncemde cizgilerle dolmus beynimin biraz daha yaslanmis oldugunu görüyorum adeta... Canli bir hayata yelken acmaya calisirken, bir yandan da simdiye kadar yasamis olduklarim, renkli hayati hakediyor mu demeden gecemiyorum kendime. Sanirim kendine biraz daha vakit ayirmaliyim, biraz daha silkelenmeli, cizgilere cizgi katan insanlari biraz daha silmeliyim hayatimdan.

No comments:

Post a Comment